Sana beni sev demiyorum sevgilim, beni bil yeter.
Bil ki tüm yağan yağmurların benim acılarımın üzerine yağdığını görüp şemsiye olasın bana. Kalbimin şu yaşamak denen imtihanın karşısında parça parça olduğunu gör işte. Her akşam ana haber bültenlerinden, sokak köşelerindeki mendilci çocuklardan, nehri geçerken timsahın kanlı dişlerinin arasından kurtulmak iç...in çabalayan yavru sığırları görmemek için belgesellerden, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden nasıl kaçtığımı, nasıl da bağrımı kanattığına şahit ol sevgilim.
Ne zaman içimin ta ortasına bir acı çöreklendiğinde, omzumu koyup kalbinin tam üstüne yani göğsünün yani kaburga kemiğinin sol yanına ne kadar çok ağlamaya ihtiyacım olduğunu anla işte. Anla ve beni tüm damalarında kan yerine merhamet dolaşan bir anne gibi emzir şefkatinle. Sarıp sarmala tüm kanayan yerlerimi ve öp tuzlu tuzlu dudaklarınla dağlansın içimin ta derinlerindeki yaralar.
Sana beni sev demiyorum sevgilim, beni bil yeter.
Gökyüzünün en tepesinden yeryüzünün en derinine kadar nefes alıp veren ne varsa hayretle onları sevdiğimi bil. Bir çiçeğin tek başına ayaklarının altına almasını toprak anayı, sonra bir ağacın tüm gökyüzünü başının üstünde taşımasını, bir kuşun şaka yapar gibi oradan oraya uçuşmasını, bir taşın hiç sesini çıkarmadan yıllarca durmasını ve bir nehrin canının istediği yere akıp gitmesini çok hayretle sevdiğimi bil ve eşlik et bana.
Yeryüzü ve gökyüzü ve sen benim ülkemsiniz sevgilim. Karanlığınızı da, aydınlığınızı da, mutluluğunuzu da, kederlerinizi de ayrı ayrı sevip hürmet ediyorum her gün sizinle yaşamaya.
Bir ağaca yuvasını yapmış kuşun ne zahmetle hayata tutunduğunu biliyorum ben. Civcivlerini çakallara kaptırmamak için gözü açık uyuyan bir anne tavuk gibi, evreni kümes yapıp en zifiri vakitlerden seni arıyorum bu dünyada kapana kısılmış halimle. Çeşmeden su taşırken omzu nasırlaşmış köylü kızları gibi yine de içimde bir coşku var. Uyuyorum, uyanıyorum, hep yine sen varsın sevmeye kurulmuş kalbimin tüm uyanış zamanlarında.
Sana beni sev demiyorum sevgilim, beni bil yeter.
Elbet bilinmek isteyen Tanrı gibi evrenler, galaksiler, okyanuslar, sıradağlar, ormanlar, yıldızlar yaratamam sana.
Ama bir galaksilerin orta yerinde, bir dağ başında, bir orman kenarında, bir yıldızın altında öpebilirim seni. Ne meridyenine bakarım ne koordinatına. Bulunduğum yer değil, yanı başımdaki sensindir benim yerimi belirleyen bu hayatta. Senle yaşarsam varımdır aslında
Sevgilim beni bil ki, bir menekşe gibi sadece tek bir mevsim yaşadığım şu dünyada, bir tek seni sevip bir tek sana öleyim. Ve, sen diye anılsın adım sanım, senin kalbindir bana şeref katanım.
-adem özbay-
Bil ki tüm yağan yağmurların benim acılarımın üzerine yağdığını görüp şemsiye olasın bana. Kalbimin şu yaşamak denen imtihanın karşısında parça parça olduğunu gör işte. Her akşam ana haber bültenlerinden, sokak köşelerindeki mendilci çocuklardan, nehri geçerken timsahın kanlı dişlerinin arasından kurtulmak iç...in çabalayan yavru sığırları görmemek için belgesellerden, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinden nasıl kaçtığımı, nasıl da bağrımı kanattığına şahit ol sevgilim.
Ne zaman içimin ta ortasına bir acı çöreklendiğinde, omzumu koyup kalbinin tam üstüne yani göğsünün yani kaburga kemiğinin sol yanına ne kadar çok ağlamaya ihtiyacım olduğunu anla işte. Anla ve beni tüm damalarında kan yerine merhamet dolaşan bir anne gibi emzir şefkatinle. Sarıp sarmala tüm kanayan yerlerimi ve öp tuzlu tuzlu dudaklarınla dağlansın içimin ta derinlerindeki yaralar.
Sana beni sev demiyorum sevgilim, beni bil yeter.
Gökyüzünün en tepesinden yeryüzünün en derinine kadar nefes alıp veren ne varsa hayretle onları sevdiğimi bil. Bir çiçeğin tek başına ayaklarının altına almasını toprak anayı, sonra bir ağacın tüm gökyüzünü başının üstünde taşımasını, bir kuşun şaka yapar gibi oradan oraya uçuşmasını, bir taşın hiç sesini çıkarmadan yıllarca durmasını ve bir nehrin canının istediği yere akıp gitmesini çok hayretle sevdiğimi bil ve eşlik et bana.
Yeryüzü ve gökyüzü ve sen benim ülkemsiniz sevgilim. Karanlığınızı da, aydınlığınızı da, mutluluğunuzu da, kederlerinizi de ayrı ayrı sevip hürmet ediyorum her gün sizinle yaşamaya.
Bir ağaca yuvasını yapmış kuşun ne zahmetle hayata tutunduğunu biliyorum ben. Civcivlerini çakallara kaptırmamak için gözü açık uyuyan bir anne tavuk gibi, evreni kümes yapıp en zifiri vakitlerden seni arıyorum bu dünyada kapana kısılmış halimle. Çeşmeden su taşırken omzu nasırlaşmış köylü kızları gibi yine de içimde bir coşku var. Uyuyorum, uyanıyorum, hep yine sen varsın sevmeye kurulmuş kalbimin tüm uyanış zamanlarında.
Sana beni sev demiyorum sevgilim, beni bil yeter.
Elbet bilinmek isteyen Tanrı gibi evrenler, galaksiler, okyanuslar, sıradağlar, ormanlar, yıldızlar yaratamam sana.
Ama bir galaksilerin orta yerinde, bir dağ başında, bir orman kenarında, bir yıldızın altında öpebilirim seni. Ne meridyenine bakarım ne koordinatına. Bulunduğum yer değil, yanı başımdaki sensindir benim yerimi belirleyen bu hayatta. Senle yaşarsam varımdır aslında
Sevgilim beni bil ki, bir menekşe gibi sadece tek bir mevsim yaşadığım şu dünyada, bir tek seni sevip bir tek sana öleyim. Ve, sen diye anılsın adım sanım, senin kalbindir bana şeref katanım.
-adem özbay-
Yorumlar
Yorum Gönder